11 Temmuz 2010 Pazar

zaman küçük bir çocuk, tek farkı istediği olmayınca ağlamıyor, ağlatıyor.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

habersizce değildi, 
sadece beklenmedikti gidişin
bazen hiç olmaz dercesine inandığımız
ya da kendini oyaladığımız yalanları
yalanlayarak gittin
ardına bakmadan diyemeyeceğim,
daha yaşayacağın çok şey
göreceğin çok rüya
tadacağın çok duygu vardı belki
en azından yaşamın siyahtan farklı renkleri vardı görülecek
senin bakmaya zamanının olmadığı
dileklerin vardı başkaları için
on üç tane yaprağa bağlanmış ip
on ikisi başkasına, belki biri kendine
çünkü içinde başka bir şey vardı seni kemiren
şüphe değil, mutsuzluk değil,
ölümdü senin içini kaplayan
bir son olacağını bilirsin ama zamansız bitmiş bir film gibi
ağlatıp güldüren filmler olur ya hani,
sen bizi ağlatıp güldürmeden yolladın geri
denizler bağışladın toprağa
masmavi gözlerindeki o sonsuz denizi,
umutlarınla.
toprağın bize verdiğiyse
katıksız bir üzüntüde senin yokluğundu.