2 Ekim 2011 Pazar

Unutmayacagim temali bir seyler soylemisti iste. Onu yanlis tanidigimdan dem vurmustu, oyle biri olmadigindan. Hic oyle biri olabilir miydi ki o, ah aptal ben, ilahi. Neler de uydurmustum boyle. Tum kavgalarda kimin hakli cikacagi onceden belli degil miydi, ah salak ben, hep unutuyordum iste.

Bir ay sonrasina takbul ediyordu ki unutmustu ve hatta baskalarina onlari unutmayacagini soyluyordu. Baska seylerle de ayni anda yapmisti bunlari, mesela oyle biri olmustu olmayacagim dedigi kisiye donuvermisti. Fark etmis miydi acaba benim onu tanidigimi, ne yapacagini bilebildigimi ama onun kendisinden haberdar olmadigini? Pek sanmiyorum, haksiz oldugunu dusunmez ki o hic. Konduramaz kendine. Bu yuzden ne oldugunu gormesi bu zamana denk gelmemisti ama, bir zamana denk gelmesini umuyordum.

Umatim demeyecegim ama ben dememeliyim. Neyi umsam yarim kaliyor, neyi beklesem gelmiyor. İstediklerim de hep uzaklara kaciyor. Ummuyorum pek bir seyi. Yasamam gerekenleri yasiyorum ama ummadan yasamam gerekli, gorev bilinciyle.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

hiçbir şey değişmiyor. hepsi aynı. biri gelsin ve ağzımızı burnumuzu kırsın istiyoruz bazen, ama değişmeyiz ki yine.

aptalca hatalar yapıyoruz, hata yaptığımızı bilerek. içimizden pişman olacaksın bile diyoruz kendimize. sonra ne oluyor, aylar sonra belki de yıllar sonra onları hatırlıyoruz hala, tekrar yaşamaya devam ediyoruz.

bazen insanlardan kurtulmak istiyorum. tek istediğim biraz yalnız kalmak ve tavana bakmak olduğunda yapacak çok işim oluyor hep. ev işleri, beynimin kendi işleri. hepsi o günü buluyor ve birikip duruyorlar. insanlar gerekli olsalardı her yerde bulunmazlardı ki zaten.

sadece canımı sıkıyor çoğu şey, huzur veren şeyler, huzur vermeyenler, hepsi. ben de.

4 Ağustos 2011 Perşembe

benim korkum geleceğim, sizinki de öyle ama anlamıyoruz ki birbirimizi.

ileride mutsuz olursam bunun sorumluluğunun benim olmasından benim korkum. kendi kendimi mutsuz etmekten, zaten ben dışında başka biri de bana bir şey hissettirmeye çabalamıyor.

önümdeki yollardan birine gitmem gerek ya, hangisi diye düşünmekten gündüz gözüyle gidemiyorum hiçbir yere. karanlık basınca da ağaçlar canavarlar gibi gözüküyor gözüme, hareket edemiyorum.

bazen düşünmek her şeydir. çoğu zamansa hiçbir şeydir ve size verdiği de budur. düşünürsün düşünürsün ve saatler boyu düşündükten sonra başlangıca geri dönersin, bir işe yaramamıştır kaybedilen zaman.

dedim ya ben benden korkuyorum, ben beni ileride mutsuz edersem, beni suçlamamdan korkuyorum.

1 Temmuz 2011 Cuma

hadi yazayım biraz daha, silerim sonra okumaz kimse.
konuşayım dinlerlermiş gibi, nasılsa duymazlar sesimi.
bazen gerçekten "biri" gibi hissediyorum ve sahip olduklarıma bakıyorum da, gerçekten "biri" olmaktan çok uzağım.
gittiğim en uzak yer birilerinin kalbi ya da ben gittiğimi sandım. broşürlerden bakıp seçtim gideceğim yeri, sonra bir baktım ki gittiğimi sandığım yere gitmemişim. beni kimseler görmemiş orada, bilmiyorlarmış, unutmuşlar veya.
kimse çağırmamış aslında beni, kimse istememiş de ben öyle sanmışım.
bağırıp çağırsam, yardım etmezlermiş. etmediler de zaten.
istemeden de gitsem, onlar isterlermiş. gideyim diye öyle çok beklemişler ki -hem ben insanları bekletmekten çok utanırım-
içimden bir şeyleri söküp aldılar, isteklerimi kuruttular sanki.
geldim ben de gittiğim yerden, orada bir şeyler unutup bırakarak.
hadi geldiğimi görsünler, nasıl olsa görmemezlikten gelirler, nasıl olsa yarım oradadır hala.

24 Haziran 2011 Cuma

bir şansım daha olsa, onu da harcardım.
bir kez daha ilgisiz kalırdım, bir kez daha çok susar, az gülerdim.
bir kez daha unutmaya çalışır elime yüzüme bulaştırırdım.
ben gereksiz şeyleri hep hatırlarım.
unutulması gerekenler hep aklımdadır, buradan anlıyorum ki -artık unutulman gerekiyor-
iradem çok sürmez mesela benim. insanları hemen affederim, hemen vazgeçerim. dayanmaya çalışır, hemen vazgeçerim.
ama geçen akşam otururken fark ettim ki, böyle yaparak kendimi üzüyorum.
ne düşündüğünü kendimi üzmek için görmek istiyorum. seni senden nefret etmek için kullanmaya çalışıyorum. beni acıtmanı izliyorum, canımın acıması için elime malzeme vermeni bekliyorum. neden yapıyorum ki bunu?
"unutmak için affetmen gerekir" diyordu, kim, nerede diyor bilmem ben. sadece o an kabul edemediysem de böyle bu biraz. ya affetmen ya sevmemen gerekiyor. ben bu sefer affetmek istemiyorum, ama sevmemek için kendimi acıtmak da istemiyorum. sanırım bu yüzden artık en iyisi ne düşündüğünü bilmemeye çalışmam.
şu bahsettiğim irade(sizliği)mi kullanarak hem de. biraz kullanayım, sonra çöpe atıp kendime yenisini yaparım belki. ama artık pes etmek istemiyorum. olduğum kişiden uzaklaşmak istemiyorum bu şekilde, çünkü o gerçekten iyi biriydi.
öyleyse bir kez de kendime şöyle diyeyim "başkası yok, sadece sen varsın" sen mi demiştin bunu en son? dedim ya, neyi kim demiş hiç bilmem.

18 Haziran 2011 Cumartesi

hadi gel yer değişelim
istemediğin mutluluklarını da alabilirim
ellerim öyle boş ki
yük gibi geliyorlarsa sana sevdiklerini,
seni sevenleri de alabilirim
paylaşmak istersen benimle
o güzel geçen günlerini
hani şu hep aklında olan rüyalarını
gerçekleşen hayallerini de alabilirim
eskilerini kullanmaktan çekinmem,
eğer bana eskimiş gülüşlerini verirsen
ben de sana eskiyen duygularımı veririm
benim için çok fazlalar ya, onlar sende az olanlar
çok fazla pembe hayatın, benim grimden al biraz
mutsuzluklar çok da kötü değil hem bak, alışıyor insan
kullanılmamış sevgilerim var, hiç el sürülmemiş
içimde çürümeye bırakmışım onları
yer değişebiliriz istersen,
eğer özlediğim kişi olabileceksem
çünkü hep kayıplardayız
istediklerimizi bulup bulup kaldırımlarda
iki taşın arasında düşürüyoruz
çıkarmaya çalıştıkça daha da gömülüyorlar
bırakmak istesen aklında kalıyorlar
saçlarımın uçları kırılmış hep, uzun saçlarım vardır benim
kalbimde iyiydi ya, değil şimdi, kırıkları var onun da
çatlayıp çatlayıp iyileşmeyi bekliyor
nasılsa acelesi yok, o hep bekliyor
ben bekleyemiyorum sadece
dedim ya iyiydi kalbim, sonra çok konuştu insanlar hakkında
insanlar ona ihanet ettikçe o da kendine ediyor
uzun bir film başlasa
izlesem, sıkılsam izlerken
yağmurun sesinden sıkılsam, senden sıkılsam,
kendimden sıkılsam demem, hep sıkılırım ben benden
yaptıklarım öyle boş ki zaten
dolmazlar ne kadar istesem
unutmak öyle zor ki bazen
her çalıştığımda yeniden anımsıyorum