10 Ekim 2009 Cumartesi

Masalsı Gerçeklik

Masallarla uğraşıp duruyorum. Her birinde mantık arıyor, kırıntısına bile rastlayamıyor, bulamıyorum. Aslında unuttuğum mantıksız oldukları için güzel bittikleri, gerçeğe uymadıkları, dünyaya baktıkları pembe gözlüklerini çıkaramadıkları için. Ama ben olması gerektiği gibi olsun istiyorum, kötüler kazansın istiyorum. Pamuk Prenses her elma verenin elmasını yediği için ölsün ve Prens onu unutsun, Cindirella'ya yardım etme bahanesiyle gelen peri evi soysun, Pinokyo ısınmak için ateşe atılsın istiyorum. Şimdiki gerçekliğe en uygun olanı bu olsa gerek. Sadist olduğumu düşünebilirsiniz, tabi, doğru olmasada bu da bir seçenek.


Ama gerçeklik her zaman iyi bir seçenek mi bunu da düşünmek gerek. Belki de bilimkurgunun, iyilerin kazanmasının(bkz: Selena (!) ), mutlu sonların çok tutulmasının nedeni de budur. Gerçeklik insanların içindeki iyi tarafı doyuramadığı için. Bu yüzden insanlar 'Pollyanna' olamasada, içinde bulundukları durumda hep kötüye hazırlıklı olmak zorunda kalsada, iyiyi düşünmek istiyordur belki, olmayana özlem duyduğu için. Biraz gerçekliğe bakarsak ne mi olur? Aklımdaki zamanı masal kitaplarından çıkarıp şimdiye ayarlıyorum.

Cindirella'nın balkabağının Lamborghini'ye dönüştüğü, Pamuk Prenses'in üvey annesinin estetik yaptırdığı, Rapunzel'in saçlarına hırsızın, tinercinin, kısacası her bulanın tırmandığı bir dönemde yerimde sayıyorum sanki. Ağlasam ağlayamıyor, gülsem gülemiyor, düşünmek istediklerimi değil istemediklerimi düşünüyor, bağırmak isteyip susuyorum. Bütün karar verme zamanlarında yol ayrımında bakakaldığım ve arkamdan 'kötü devlerin' yerine zamanın kovaladığı, cansız bir hikayenin içindeyim şimdi.

Ve belki masalları düşünmek ve hayal etmek, sadece hayal de olsa daha iyiydi? En azından mutlu sonla bitmez miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder