22 Kasım 2009 Pazar

kendime mahkumum ben

ben bir deliyim, yargılanması gereken bir deli. ama kimse ben konuşurken susup dinleyemez beni. ikazlar, itirazlar, itiraflar durup dinemez ben konuşurken. ben konuşurken dünya konuşur, ben ağlarken konuşmaya devam ederler.

ama bir yerde, tek bir yerde dinlenir E. aklında.

orada E sanık koltuğunda oturur, ve o konuşmaya başladığında o konuşur, dünya susar, sessizliğe boğulur sonbahar yaprakları, donup kalırlar.
konuşur E, anlatır. tek istediği dinlenmektir onun, avutulmak değil, asla değil.

"ben asla kendim olamadım. ben insanlar, ben ruhlar karmasıyım. ruhumda sayamayacağım kadar kişinin mimikleri beklemekte kendini göstermek için.
bencillikle dolu, bana göre beyaz yalanlarım var benim. hepsi benim adıma çalışıyor, kan döküyorlar yüreğimde.
gözyaşlarım tiyatro sahnelerinden,
konuşmalarım ise film repliklerinden.
bu kadar kişi arasında, asıl beni bulamıyorum artık."

kaptırır kendini, kendi dünyasında, kendi olan hakime karşı tutamaz gözyaşlarını.
güçlü olan kişiliği kalkar ayağa, ağlama, der ağlama! duygusallık değil ihtiyacın olan, asla. bu da kendi lafları değil, arkadaşından alıntı nağmeler söylemektedir güçlü sanılan içi boş kişi.

E gözyaşlarını siler bir havluyla, yine başlar aynada kendi yalanlarıyla boğuşmaya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder