22 Kasım 2009 Pazar

"şizofreni yalnız oynamaz."

bu küçük ve soğuk evde oturuyorum. terkedilmiş bir bölge sanki burası! bir canlı varlığa bile rastlayamıyorum bu kurak hisler coğrafyasında.


saat gecenin dördü sanırım, saat yok burada, yıldızları takip ederek ayırıyorum saati. her yerde tozlar var, her yerde... sanki canlılar, hepsi üstüme geliyor! kaçmak için çarşafımın altına gidip saklanıyorum, sadece başım dışarda. kim bağırıyor böyle?

bembeyaz giysiler var üzerimde, yiyecek ise istediklerim gibi değil. eski günlerimi özlüyorum. burada kendimi farklı görüyorum artık, değiştim. kimsesiz ve gereksiz bir yer burası, kurtulmalıyım bir an önce. kafamda hayaller kapılarını açıyor umuda mahkum bedenime.

duvarlara yaklaşamıyorum. yatağım odanın ortasında. korkuyorum duvarlardan, hayaletler var orada duran, hissedebiliyorum nefeslerini boynumda. ve bir tanesi eğer azrail'in kılıcını taşıyorsa... kanımı endişesiz hıçkırıklarla dolu bir kaç ruha kaptırmayacağım ben! hayır...

ellerin nerede? özlüyorum beni sarmalarını. sıcaklığını da özlüyorum, çok soğuk burası. sadece gözlerine baksam yeter bana, başka hiç bir şeye ihtiyacım yok burada, senden başka. kalbim adını fısıldıyor, kaçıyorum içimde beni ele geçirmeye çalışan şeytandan. bana bakıyor şeytan; "sen benimsin, ve benim incilimin kapağına açılacak ruhun, gözlerin benim kurallarımı okuyacak bundan sonra." diyor. bir kapı olsa sonsuzluğa keşke, çıksam ve orada septik düşlerimden uzakta, seninle beraber olsam.

bir şömine koyamazlar mıydı bu odaya? hem soğuk, hem de beyazdan başka bir renk yok. şömine olsa da ateşin kızıllığına bakakalsam, kızıl düşler ülkesine gitmiş ve oradan hiç ayrılmayacakmış gibi. tutkunun kolladığı görkemli kapılarıyla, ve senin dudaklarınla buluşan kızıl düşler ülkesi.

kapı açılıyor, düşüncelerimden ayırıyor beni. hasta bakıcı gözlerini bana dikiyor, ağlamışım sanırım, yaşları hissediyorum yanaklarımda.

"burası deliler hastanesi, çığlıklarına yer yok." narkoz kanıma karışıyor, yine ve yine uyuyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder